16 Aralık 2009 Çarşamba

Artık Hiçbir Şey Öğrencilikteki Gibi Olamayacak

Dün servisle eve dönüyorum. Camdan bakınıyorum tabi bir yandan. Bir baktım camın arkasında iki arkadaş telaşsızca yürüyorlar. Kılık kıyafetlerinden belli muhtemelen üniversiteliler. Aman tanrım o anda beynimde daha önce de defalarca olduğu gibi bir şimşek çakıverdi, bir daha hayatım hiçbir zaman üniversitede ki gibi olmayacak, olamayacak. Offf..işte bu çok fena içime oturdu. Bunun nasıl bir his olduğunu mezun olalı birkaç yıl olmuş olan herkes çok iyi bilir.
İş hayatını dedikleri şeyi hiç sevmezsiniz. Yıllarca beklediğim, özgürlüğü sağlayan –maddi özgürlük- hayat bu muymuş dersin? Yani hani her şey çok güzel olacaktı? Hani ya? Hayat neden bu kadar zormuş ki? Eskişehir güzeldi. Para azdı ama onu sen kazanmadığın için her şey daha kolaydı. Saatlerin tamamen sana aitti. Özgürlük ne güzel bir şeymiş ya.
Gündüz vakti arkadaşlarınla dışarılarda olmak ne güzel bir şeymiş. Nasıl kıymet bilmek gerekirmiş. Nasıl da farkında değilmişiz ya.
Mesela Eskişehir’den gelirdim tatillerde ya da aslında var olmayan, keyfice kendi yarattığım tatillerde. Buradaki arkadaşlarla buluşurdum. Esen’le, Hiko’larla görüşür. Bir şeyler içer hayattan bahsederdik. Sonra eğer Elif’le aynı dönemde İstanbul’daysak Kadıköy’de buluşur, bir bira içebileceğimiz bir yere gider. Kılı kırk yararak o yaşımıza rağmen büyük tecrübelerimizi anlatırdık birbirimize. Aman tanrım, ama ya ne büyük keyifti o anlar. Ne güzel günlerdi gerçekten. Moda’ya giderdik bol bol. Nefes alırdık. Şimdi o bile bir iş sanki. Ne tuhaf hiçbir şey aslında eski tadında olamıyor.
Mesela en basiti gündüz dışarıda olma isteği ne kadar tabii değil mi? Evet öyle ama olamıyorsun işte. Sadece insanların vıcık vıcık olduğu hafta sonların var ki bir çok insanın hafta sonu tatili bile yok.
Yani gerçekten okuldan sonraki deneyimin bu kadar tatsız olduğunu önceden bilebilse insan sanırım o okulda daha fazla kalabilmek için sonuna kadar uğraşır. İnsan ömrünün ya da en azından benim ömrümün en güzel yıllarıydı okul yılları. Üniversite ve hatta lise de dahil bu yıllara.
Tabiî ki ömrün her dönemi farklı heyecanlara gebe. Ama okul sonrası dönemde heyecandan çok sorumluluk içeren bir sürece girilmesi yorucu. Gerçi ben sorumluluktan kaçan bir insan olmadım hiç ama yine de zor behh…
Şimdi evliyim. Belki 3-5 yıl sonra bir de çocuğum olacak. Nasıl ya? Yani gerçekten ne ara büyüdük? Ne ara Elif’le yalnız başımıza Kadıköy’e gitmez olduk. Ya da neden ben artık birilerine gidip, annelerinin yaptığı kekleri yiyip o akşamda orada uyumuyorum? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder