27 Ağustos 2009 Perşembe

Şizofrenik mi ne (?)

Aslında gerçekten hayal ettikçe yaşar insan. Tuhaf, iniş ve çıkışlar olur iç denizlerde. Dalgalar yükselir boğar beni, seni ve de onu, onları...sonra çekilir dalgalar ve öylece kalırsın ıssız, sessiz, susuz ve umutsuz ama anlayamam ben çoğu zaman dalgalar mı iyi, sığ sular mı, susuzluk, kuraklık mı yoksa...
Sürekli bi umutla mı yaşanır yoksa tam tersi mi? Ne çok şey var istediğim, onlara kavuşamamak mı daha tatlı acaba? Yok ya ne tadı olsa olsa kandırmacadır bu.
Bak işte dağınık demek ki her şey, cümleler bile darmadağınık.
Gerçekten bi tercih mi yapmak lazım. Hayat gerçekten bu mu yani? Tercihlerden mi ibaret? Burada olmak ya da olmamak mı mesele. Ben nerdeyim ki? Sen nerdesin ya da? herkes farkında mı nerede olduğunun? Yine şizofren yazılar mı gıdıklar oldu beni. Bitmez mi bu sorgu sual hiç? Varoldukça ben, sen, o, biz, siz, onlar hep mi olucak bu sorgulama hali...!(?)

18 Ağustos 2009 Salı

Eskilerden...

Şimdi şöyle oluyor bazı eski şeyler yazıcam buraya. Hoşuma giden bazı eski yazılar. Öle işte...İlkiyle başlıyorum.

Tarih: 4 Şubat 2002
Kırmızı vardı hep, sonra mavi çıktı ortaya. Sevişmeyi denediler, sevdiler sevişmeyi ve mor geldi dünyaya. Moru seçti insanlar, mavi üzgün ama sessiz, kırmızı öfkeli...Ama tutamadılar kendilerini çünkü sevdiler bir kere sevişmeyi...

Tarih: Şubat 2002
Hayallerini üflediler, balon yapıp uçurdular...Aşklarını üflediler, balon yapıp uçurdular...Hüzünlerini üflediler, balon yapıp uçurdular...Sadece üflediler balon yapıp uçurdular...Anladılar ki marifet ne hayallerde ne aşklarda ne de hüzünlerdeymiş, marifet üflemekteymiş...:) (Eğlenceli bence bu yazı)

Tarih: 2002
Anlamsızlıkların gerçek anlam olduğunu anladığım günden beri daha çok anlam yükleyip, daha çok anlamsızlık yaratmaya böylece diğerlerinin anlamsızlıklarıyla buluşmayı bekliyorum bi yerde..bi zamanda..

Tarih: 2001
Gece çöktü, içim çöktü, çöküntü bi içle yaşamayı deniyorum...beceremiyorum.

Tarih: 2001
Yabancıyım...Tanıdık yüzler yok etrafta. Bakıyorum ama göremiyorum. Ya içlerini açmıyolar ya da açıcak iç bulamıyolar. Bakıyorum ama göremiyorum...Gözlerimden şüphe etmeye başlıyorum! Ya da onların içlerinden...!

Tarih: 2002
Paylaşmak güzel şey derler!
Nesi güzel paylaşmanın?
Asıl yaptığımız paylaşmak mıdır çoğu zaman, yoksa sadece kendimize pay çıkarmak mıdır paylaşmadan. "Paylaşmaktan" pay çıkarsa geriye ne kalır ki zaten, anlamsız bir "-laşmaktan" başka... - ne diyorum ben ya -


Şimdilik bu kadar.
Sevgiler, saygılar...

16 Ağustos 2009 Pazar

Her Şey Olacağına Varıyormuş...

Slmlar...
Evet sonunda aylardır planlanan, insanın hayatında bir kez olacağına odaklandığı bu nedenle hayli stresli geçen, her şey istediği gibi olsun istediği bir süreçten çıkalı 1 hafta kadar oldu. Nedir o? Evlilik, düğün vs...
Offf yani. Neden of? Öncelikle çok yorucu. Her anlamda; maddi, manevi, fiziksel...Sonsasındaki off sebebim ise benim düğünümde planladığım hiç bir şeyin planladığım gibi gitmemiş olması. :( Üzücü diil mi? Bnece de öyleydi yani bittiğinden beri uyuyorsam rüyamda uyumuyosam düşüncelerimde o geceyi düşünmeden edemiyorum.
Hayatım boyunca düğün hayalleri ve planları yapan biri olmadım. Küçümseme yok bu cümlede "cidden olmadım". Hatta düğüne hazırlık sürecinde de bir çok arkadaşıma, yakınıma göre oldukça heycansızdım (!) Neyse sadece istediğim bir, iki şey vardı. Bir yaz düğünü:) bütçemiz elverdiğince kır düğününe yakın bir şey. Bunun için İstanbul bizi aşacaktı ve Edirne'de bir mekan bulmaya karar verdik ki bulduk da. Diğer istediğim şeylerden biri müzüğin bizim seçtiğimiz parçalardan oluşmasıydı, yani canlı müzik yerine bir dj. Onu da hallettik, sonraki dilek ise stüdyoda diil de dışarda düğün fotoğrafı çektirmekti.
Masum görünen bu isteklerden sonra bakalım neler olmuş:
7 Ağustos 2009 Cuma günü Edirne'de deli bir yağmur yağdı. Kır düğünü doğal olarak iptal:( ve tabiki dışarıda çekilecek fotoğraflar da:( inanılmaz eski usul kötü bir düğün salonu havasında bir yerde düğün oldu:) heee bir de canlı müzik olmadan olmazmış, orası Edirneymiş insanlar neyle oynıycakmış..mış..mış da mışş..ve dj kafasına buyruk çıktı adama zaten bir iki kez devreye girebildi onlarda da kesinlikle bizim parçaları çalmadı. Onlarla oynanır mıymış:)
Gülüyorum çünkü gerçekten komik. Neden böyle oldu bilmiyorum ama ben uzun zamandır hiç bir şeye üzülmediğim kadar üzüldüm bu konuya. İçimde kaldı denir ya tam olarak öyle oldu. Napalım bu düğün hikayesinde bizim de payımıza düşen buymuş demek ki...
Ama yine de tüm bu olumsuzluklara rağmen o gün yanımda olan tüm dostlarıma, aileme, sevdiklerime çok çok çok ama çok teşekkürler. Herkes duruma çok üzülmüş olmasına rağmen bana hissettirmemek için elinden geleni yaptı.
Eyvallah millet:)