2 Eylül 2010 Perşembe

Sevdiklerimden

Bir kız çocuğu. Heyecanlı, ama çok. Hevesli, nerdeyse her şey için. Meraklı, aşık olan, çalışan, didinen.
Işıklar saçan etrafına, ışıl ışıl parlayan. Güzel ama kendini pek de güzel bulmayan. Dişleriyle başı dertte. Saçlarıysa bir içim su. Bırakın dışarısını içerisi pek şahane.
Bu kız benim en sevdiklerimden. Bu küçük kız çocuğu benim büyümeme şahit, ben de onunkine. Sevgimi rahatça verdiklerimden. Düşünmeden sevdiklerimden.
Büyüdü tabi şimdilerde. Güzel bir genç kadın oldu. Sevgileri var yüreğinde. Ben de varım hala biliyorum. Sadece çok dahil değiliz artık hayatlarımıza. Ama bildiğim en iyi omuzlardan biri hala.
Büyürken neler olduğuna gelince; o heyecanlı kız çocuğu yoruldu tabi. Zorlandı. Hırpalandı. Üzüldü. Sevildi ama yıpratıldı da. Hep mutluluk dağıtabileceğini sandı ama elindekiler tükenince kendine de kalmadı.
Bense hep izledim onu. Dertlerimi ona yandım hep. Ben de dinledim ve o hep sandı ki o daha çok anlatıyor benim hakkımı zaptediyor. Ama bilmedi ki onu dinlemek hep bana bir şeyler öğretti. Bilmediğim hayatları öğretti o bana. Görmediğim insanları. İçini anlattı bana. Bir insanın içi nasıl olabilirmiş onları gösterdi. Hep sevdi beni. Kahve yapmayı öğretti mesela.

Işığını kaybettiğini düşünmeye başlamıştım ki kendine geldi yıldız. Silkelendi. Hayat biraz daha gülümser oldu yine ve tabi o da. Şimdilerde daha mutlu zannımca. Ne ala :)

Ben onu hiç bırakamam gibi. Elimi bırakırsa yarım kalırım gibi. Ben bugünlerde biraz duygusal gibi. ..