30 Ocak 2009 Cuma

Sevmek, acı çekmek ve nefes almak...

Yazamıyorum uzunca zaman oldu. Fırsat bulamadım aslında.
Şimdilerde ne yapmaktayım? Pek bişey yapmıyorum aslında. Zamanı pek anlamıyorum öylece geçip gidiyo sanki...Yeni şeyler yok pek hayatımda. Ama bir yandan yepyeni bir hayata hazırlanıyorum.
Tuhaf bişey yaşadığımız, adına "hayat" dediğimiz şey. Geçen gün bi söz gördüm hatırlayamıyorum tam olarak ama bende uyandırddığı duygu şu; insan hayata sevmek, acı çekmek ve nefes almak için gelir. O sözde de sevmek vardı ama diğerlerini hatırlayamıyorum bi türlü:) Amma yarım yamalak bişey söylemiş oldum:) Neyse varsayalım ki bu benim aklıma gelmiş ve bunun üzerine yazıyorum. Çünkü hoşuma gitti bu fikir.
Sevmek, acı çekmek ve nefes almak...Hepsi de süper şeyler. Birini sevmek, senden olmayan, bambaşka bi yerde büyümüş biri. Bambaşka bi aileden gelen, belki dili, ırkı başka biri. Bir anda sevdiğiniz oluveriyo ve cümleler onun için kurulmaya başlıyo. İçini ısıtan o sıcak şey gelip yerleşiveriyo yüreğine. Sonra başka sevgiler, kardeş, kuzen, anne, anneanne, çocuk...hepsi sıcak, güzel şeyler. (Bu konu daha sonra blogumda kesin daha geniş yer alacak bunu hissettim.)
Sonra "acı". Nasıl bi duygudur, nasıl bi kazanç, nasıl bir yaşanmışlık katar insana. Çok acı yaşamadım hayatımda ama bir kaç tanesi bile anlattı bana bambaşka şeyleri. Hep güzel olduğunu söylüyorum acının, güzeldir çünkü. Seversen onu daha da güzeldir. Bazaen bazı insanlar özenle ister onu hayatına çekmeyi. Böyledir işte, onlara da bunu sormayın neden diye. Öyledir işte. Belki daha iyi bilirler hayatı...Ne biliyim klişe olucak ama tadını alırlar. Kan tadı, kendi kanının tadı. Tatlı yemeyi de sevmez o insanlar mesela, ekişidir güzel olan. Neyse...
Neyse sonra "nefes almak". En özü aslında budur. Güzeldir behh..nefes almak. Pek çok anlamı var tabi, nefesin, nefes almanın ama ben salt anlamdan bahsediyorum burda. Gerçek nefesten, oksijenden bahsediyorum. Bir dakika nefessiz kaldığında anlayabileceğin bir değeri vardır. Yani değerini anlamak çok basittir aslında demek istiyorum. Ne güzeldir soluk almak. Mutluluktur. Hergün kendi kendimize edindiğimiz dertleri bırakıp bi yana sadece sabah uyandığında nefes alabilmek ne güzel aslında. Böyle olabilsek. Bu kadar farkında ve huzurlu. Fena olmazdı:)

14 Ocak 2009 Çarşamba

Dur dedim.

Dur dedim, neyi kanıtlıyosun? Dur dedim, kime kanıtlıyosun? Dur dedim, ne için uğraşıyosun? Bu çaba dedim ne için? Yaşamak için mi? Doğru değil. Sadece yaşamak için olsa burda olmazdın. Küçücük bir yerde kocaman bir hayat kurabilirdin kendine. Bu hırs ne için? başka türlüsünü bilmediğin için mi?
Neyi kanıtlıycaksın? Kime kanıtlıycaksın?
Dur dedim. Dur ve düşün. Dur ve bekle. Dur ve dinlen. Dur ve durul. Sakin ol, yavaşla ey insan evladı. Kendine gel.
Neyi kanıtlıycaksın? Kime kanıtlıycaksın?
Hayat bu mu .......?
Bir köy. Arabesk olsun diye değil, insanlığa yakışan o olduğu için. Toprak olsun yakınımızda. Bahçemiz olsun. Güneşi karşılamayı kaçınız istemez mis gibi yaz ve kış güneşini bahçede, mis kokan çiçeklerle.
Çocukların toprağa basarak büyümeleri ne büyük bir nimet. Ne büyük bir nimetmiş de farkında değilmişiz. Ne büyük bir şansmış sokaklarda gece yarılarına kadar oyunlar oynayabilmek.
Neyi, kime kanıtlıycaksın ey kendini paralayan arkadaşım? Nedir yani? Ne olacak? Yöneticimiz bize aferin dese, biz bir ödül kazansak mesela, paralarımız olsa çookk...Toprak yoksa basılacak, akıl ve vücut sağlığı yoksa insanların ve hala uçamadığı için işten sonra saatlerce trafikte sıkışıp kalıyosa insan...nedir yani? Nasıl yani? Belki çok erken diyeceksiniz ama ben bıktım. Bunu istemiyorum. Hayatın bu olduğuna inanmıyorum. Salakların yarattığı ve diğer salakların ortak olduğunu bu sistemi onaylamıyorum, sevmiyorum. Evet ben de içindeyim bu çarkın ama tüm beynim ve kalbim başka yerlerde, en azından şimdilik bununla yetiniyorum. En azından sorguluyorum. İşim yoksa işe neden gidiyorum? İşim yoksa o salak işyeri bana neden para veriyo? Neden saatlerimi oraya verip sonra yetmiyomuş gibi bir de mesailere kalıyorum (kalıyoruz).
Eyy..daha yeni mezun ama bu sistemden midesi bulanmış, başı dönmüş, kafayı yemek üzere olan dostlarım gelin hepbirlikte küçük bir yere gidip bildiğimiz şeyleri orda yapalım ya da yeni şeyler öğrenelim.
Hadi gelen var mı?

4 Ocak 2009 Pazar

Miskin cumartesi

Sadece yazmak ..içinden geldiği gibi yazmak. Sadece ölece durmak, oturmak, miskinlik yapmak. Aslında çok işim var ama canım yapmak istemiyo. Hem miskin olmak hem dışarı çıkmak, içmek istiyorum hatta. Offf sıkıldım..

3 Ocak 2009 Cumartesi

Aşkıma :)

Aslında güzel bi hikaye bizimkisi. Üniversite ilk yıl hazırlık. O zaman tanımıyorum onu. Sonra 1. sınıf..Sınıfta bi çocuk var. Sessiz kenarda duruyo genelde. Üzerinde bi hırka var morlu, bordolu, belli el örgüsü:) İngilizce dersinde kitabı yok, yanına gelebilir miyim diyo bana, bende bi heyacan ama belli etmiyorum. "Tabi" diyorum nazikçe. Yan yanayız ilk defa ve o an daha bi anlıyorum ne kadar güzel bi gülüşü olduğunu. İşte o günden sonra daha bi artıyo karın ağrılarım. Evde Çiğdem'in başını ağrıtıyorum, "ya ama çok tatlı gülüyo" diye.
Neyse zaman geçiyo iyiden iyiye arkadaş oluyoruz. Telefonlarımız var birbirimizde artık. Her yere arkadaşlarla hepbirlikte gidiyoruz ve tabi onunla. O tavlada bana yenilip duruyo. Aşkta kazanırsın diyo arkadaşları:) Ben de gülüyorum ama hiç emin olamıyorum onda da var mı bişeyler diye.
Sonra bi gün Uludağ gezisi...:) Dağın zirvesinde "benim sana bişey söylemem gerekiyo sanırım" diyo. Ve işte başlıyo her şey:)
Başlayan o güzel şey 8 ay sürüyo sonra bir ara giriyor, tam bi buçuk yıl...o yok. Hayatımda bi daha hiç gülemiycem sanıyorum. Mideme ağrılar giriyo. Acının nasıl bişey olduğunu anlıyorum. Hayatımda hiç bi şeyden tat almıyorum. Bir daha sevemem sanıyorum. "Yarım kaldı bu sevda boşuna boşuna.." diye sözleri olan hareketli bi şarkıda ağlamaya başlıyorum:) Korkuyorum. Çok korkuyorum bi daha hiç eskisi gibi bi şey yaşayamıycam sanıyorum.
Aradan geçen bi buçuk yıl sonra ben gidiyorum bu sefer ona. Diyorum ki "tekrar denesek..." Gözleri doluyo, elimi tutuyo ben bunu hayal bile etmemiştim diyo. İkimizde tuttuğumuz eli bi daha bırakmıyoruz. İyiki de bırakmıyoruz:)
Seni çok seviyorum aşkım...Yaşadığımız tüm acılar ve mutluluklar bize ait sevgilim.
Uzakta ve soğuktasın ama bu yıl da bahar gelicek:)